‘bu ülkede güvercinleri vurmazlar’: hrant dink’in, ‘ruh halimin güvercin tedirginliği’ başlıklı son yazısı, bu cümleyle nihayete eriyordu. şaşırtıcı olan, hrant’ın gözbebeklerine ve iri ellerine yakışan her zamanki hüzünlü iyimserliği değildi tabiî ki. şaşırtıcı olan, nice güvercinin fırat’ın doğusunda ve dicle’nin batısında nasıl katledildiğini gayet iyi bilen bir mazinin mirasçısı sıfatını da taşıyan hrant’ın bunu göz ardı edebilmesiydi. kuvvetle muhtemeldir ki, peşine düştüğünü gördüğü ya da sezdiği katillerinin yürek ve vicdan taşıdığını düşünerek, oralarda bir yerlerde bulunduğunu umduğu merhamete seslenmeye çalışıyordu umutsuz bir çabayla. onların değilse de, onları bu yollara düşürenlerin agos okuduklarının farkındaydı demek ki. farkında olmadığı, bu ülkenin dört bir yanını kuşatan katillerin merhamet, vicdan ve mertlik türünden kavramlarla münasebetini med yeghern günlerinde topraklara gömdükleri ve bir daha da gün ışığına çıkartmadıkları hakikatiydi. kim bilir, belki de o utancın zihinlerde karanlık bir mağaraya yerleştirildiğini ve birilerinin de o vadilere yeni ırmaklar iliştirilmesi engellemek amacıyla kapılara kol demirleri üleştirdiğini hayal ediyordu. oysa, kendisinin de yaşadığı yıllarda, göçmen kuşlar misali ara sokaklarda gezen tedirgin güvercinler, onlara benzeyen diğerleri tarafından üçer beşer düşürülüyordu kentlerin kaldırımlarına. sağcısı, solcusu, ülkücüsü, devrimcisi, türk’ü, kürt’ü, devleti, sivili güvercin katiliydi aslında. güvercinler usanmıştı ölmekten, onlar öldürmekten usanmıyordu bir türlü. görünen oydu ki, usanmayacaktı da…
Yaygın Yanlışlar Ansiklopedisi
292,50₺
Sefa Kaplan
Stokta
Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.